Heves 3.Yeni Başlangıçlar

Arkadaşlığımızın başladığı günden beri Pelin , kıyafet değiştirir gibi sevgili değiştiriyordu. Tabi bu durum beni gerçekten hayrete düşürüyordu. Ben genelde Eylül dedim mi birine aşık olur birdahaki eylüle kadar peşinde sürünürdüm.

Bi de sorsanız herkes Pelin’e hayran , herkes ondan hoşlanıyor , herkes ona aşık. Ne yapayım iyi kızdı gönlü kırılmasın diye ne dese evet derdim . Biri yanımızdan gecer ‘bak bu beni sormus’ , öteki ordan bakar , ‘kesin benden hoşanıyo’ biri gelir merhaba der ‘bu bana aşık açılamıyo’ der .

Pelinle kantinde oturmuş kahve içiyorduk. Uzaktan Tan göründü. ‘Bak bak! ‘ dedi Tan geliyo , yanında arkadaşıyla. Yanındaki de bizim yurtta sana ayarlayayım mı dedi. Gözümün Tan’ dan başkasına kör olduğunu henüz kendime bile itiraf edememişken , ona nasıl söyleyebilirdim ki.

Tan ve arkadaşı Ertuğ gelip masamıza oturdu. Ertuğ , Tan’dan daha sıcak kanlı biriydi. Hemen kaynaştık. Sohbet oldukça keyifli bir hal almıştı. Bu kez Tan’ın ağzından çıkan her cümleyi pür dikkat dinleyip beynime kazıyordum istemsizce.

Ertuğ’nun hazırlıkta son dönemi olduğu dışında hiçbir dediğini anlamayan ben , Tan’ın kurtuluşta bir eve çıktığını , orada çok uzun kalmayı planlamadığını. Ailesinin Mardinde yaşadığını, babasının öğretmen olduğunu, abisinin ve erkek kardeşinin olduğunu ve okul bitince mutlaka memleketine dönüp orada yaşayacagını sonsuza kadar unutmayacaktım.

O son cümle beni oldukça şaşırtmıştı. Tanıştığım çoğu arkadaşım okul bitince İstanbulda yaşamayı planlıyordu. Onun evine, memleketine , ailesine dönmek istemesi , köklerine bu denli bağlı olması beni bir kez daha ona hayran bırakmıstı.

Tan ve Ertuğ gittiğinde Pelin bana Ertuğ hakkında ne düşündüğümü, istersem onu bana ayarlayabileceğini söyledi. ” Ne güzel olur dördümüz takılırız, sanırım Tan benimle ilgileniyo” dedi.

Şok oldum diyemiycem. Klasik bir pelin cümlesiydi çünkü bu. Herkes ondan hoşlanırdı ona göre. Çok iyi birine benzediğini ama onu sonsuza kadar arkadaşım olarak görmek isteyeceğimi belirtip konuyu farklı bir yere çekmek için ingilizce kursunu ne yapacagımızı sordum.

Yarın gidelim fikri ondan geldi. Annesi burda olmadığı için annem onun adına da kayıt yaptırır mı diye sordu elbette dedim.

Ertesi gün annem ben ve Pelin Beşiktaşta ki kursa gittik . O kadar heyecanlıydım ki elim ayagım titriyordu asla belli etmeyeye çalısıyordum. Kurs eski bir binanın en üst katında küçük ama çok samimi bir yerdi. Gülen yüzüyle adının Gül olduğunu ögrenecegim minnoş bir teyze bizi içeri aldı.

Kurs sahibi Pınar hocanın geleceğimizden haberi olduğunu ve bizi beklediğini söyledi. Pınar hocanın odasına geldiğimizde içeri de bi cocuk oturuyordu. Pınar hoca o sıcacık gülümsemesi ile ayağı kalkıp bizi karşıladı. Tan’ın geleceğimizi haber verdiğini söyledi. Oturmamız için sandalyeleri gösterirken odadaki çocuk ayagı kalktı adının Emir olduğunu, Tan’ın yarım saate kadar geleceğini ve onu beklememizi istediğini söyledi.

Allahım yaşananlar rüya gibi geliyordu bana. Ne kadar sıradan şeylerdi olanlar ama herseyden bir anlam çıkarmak benim işimdi. Tan’ın Emir’e bizden bahsetmiş olması beklesinler demesi… Annem kayıt işlemlerimizi hallettıkten sonra Pelinle beni orada bırakıp eve döndü.

Pelinle balkona cıkıp Tan’ı beklerken Pelin bana Emir’i cok begendiğini, kesinlikle Emirle birlikte olmak istediğini söyledi . Bense bunları duymayıp kursun balkonunda yerde oturmuş beşiktaştan uzun uzun denizin maviliğini seyredip Tan ile ilgili hayaller kuruyordum.

Pelin’in sence olur mu bu iş sorusuyla kendime geldim. Arkadaşımın özetinden sonra bilemem ki belki sevgilisi vardır dedim. Pelin’in uzun bir süre Emir’in etkisinde kalacagını inanın aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Olaylar geliştikçe Pelin’in değiştiğini düşünecek ama sonunda yine yanılan ben olacaktım.

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın